7 Temmuz 2011 Perşembe

saçmaladım.

Maslak - Levent arası 15 bilemedin 30 dakikalık yol fantastik düşüncelere buluyor beni.

Arka dörtlüde başlıyorum yolculuğa yanına erkek çocuklu bir kadın oturuyor. Biraz yaşlıca. Allah belamı versin ki çocuk sana benziyor. Oturduğu gibi yaslıyor başını omzuma. Usulca kolumun altına alıyorum onu. Annesi gülümsüyor. Gözlerini ve ten rengini senden almış sanki.

Bir sonraki durakta sevimli bir dede biniyor önümde oturuyor otururken bize bakıyor uzun uzun.

"Allah bağışlasın kızım babasına mı benziyor?" diyor.

Eğilip dedeyi öpesim var.

Benim değil diyorum. Ama olursa babasına benzeyecek...

Gittikçe ellerini kavuşturmuş koca bekleyen kızlara dönüşüyorum.
Gittikçe 30 yaş bunalımındaki yalnız hatunlar gibi oluyorum.
Tesadüflere daha çok inanıyor, yarını daha olur kılmaya çalışıyorum...

çoktan seçmeli beklemeler.

Aşka düşmeyenler için beklemek en fazla 2 saatlik bir dilimi kapsar.
Ne yazık. Oysa ki beklemek sevmenin karakterini biçer.

Bana deli diyen çoktur. Hep senin yüzünden. Ne kadar oldu biz tanışalı? Neredeyse 3 sene. Ne kadarın benim? Ne kadarın başkasına ayırdıkların?

Tanımadığım insanların beklemek, sabretmek, sevmek hakkındaki yorumları kırdı beni bu gece.

Acaba ben mi çok salağım? Yoksa sevmenin bendeki süresi mi fazla uzun? Cevabını kestiremiyorum.

Fütursuz, eklemesiz, temiz 2.5 senedir hayatımdasın. Konduramama, kararsızlık, kayıtsızlık derken geç 1.5 seneyi kalan 1 senedir seni sevme eylemimden vazgeçmedim.  Yol katettim, edemedim, koyverdim, dayanamadım. bitti dedim, bitiremedim. olsun dedim, olduramadım.

Kısacası kısır döngü içerisnde senden gelen telefonla mutlu fakat sen yokken de umutlu yaşamayı başardım.

Sen benim hayatımdaki hiçbir şeye mani olmadın. Yani sevmek bir hobi gibiydi benim için, boş zamanlarımı değil her anımı değerlendirdiğim bir uğraş haline geldin.

Dönüp bakarsam ardıma şayet bu 1 sene heba mıdır? Asla. Reva mıdır orası şüpheli...


4 Temmuz 2011 Pazartesi

aynı şeyler

Odam sigara kokuyor iğreniyorum.
Oysa ben sigara içmeyi severim.
Olmadığın yerlere senin gölgen vurmuyor
Özlüyorum.
Bir daha yatacağım yerde sigara içmeyeceğim diye söz veriyorum tekrar kendime.
Tutamıyorum.
Senin çok iyi bildiğin benimse bihaber olduğum bu yerde bir yurt köşesinde sevgilin var mı sorusuna hayır cevabını veremiyorum.
Utanıyorum.
Oysa bu sorunun cevabı hayır hala benim için.
Acıyorum.
Kendimi tutamayıp var diyorum.
İsim vermiyorum, seni anlatıyorum.
Üzülüyorum
Bu yokluğun bana koyuşuna aldırmıyorum ama
Sıkılıyorum.

aklında bulunsun.


Aklında bulunsun sevgilim; sen beni kandırmadın,
ben inanmayı seçtim.
Mercey./ Merve Ceylan

2 Temmuz 2011 Cumartesi

ben uzaklarda...

Sesini duymayalı oldu epey zaman
öldün mü kaldın mı 
beni unuttun mu
yaşıyor musun 
başına bir iş mi geldi 
telefonunu mu kaybettin
yine bir yerlere mi gittin? 

bu sorular vardı kafamda 5 gündür. 
yoksun 
senden hiç ses yok 
görüntün zaten yok 

mahrumiyet bölgesinde de değilim
sen de değilsin bildiğim kadarıyla 

msj atıyorum
cevap yok
internetten ulaşmaya çabalıyorum
cevap vermiyorsun
arıyorum
açmıyorsun
derken tam 

aradın.
sesin yorgun
sesin bitkin
sesin senin ama ...

biz hiç böyle habersiz kalmamıştık birbirimizden diyoruz
biliyoruz
daha çok habersiz günler gelecek
hissediyoruz
bizi bizden bilmeyecekler vakti gelince

susuyoruz 
konuşacak onca konuya inat 
senin adın yazıyor ya telefonumda
susuyorum 
bulamıyorum edecek tek laf
oysa bir dolu cümlem var ısrarla

korkuyorum
uzaklaşıyorsun
biliyorum

giden benim ya bu sefer
geride kalanı oynuyorsun
başarıyorsun
ben gitmeyi bilmiyorum

bilinmezlik
konduramamazlık
o garip hissiyat
olacakları bilmek
vuku buluyor her biri içimde 
ve bir de özlem elbette. 

falımda çıkmıştı halbuki (ki sen fallara inanmazdın)
demişlerdi
uyarmışlardı beni
daha çok seversin sen gidince demişlerdi.
oldu gördün mü 
çıktı fallar.

sen fallara konuk 
bana ziyaretçi
ben fallara abone
sana vuslat
ömür geçiriyoruz işte.