5 Mayıs 2011 Perşembe

Gidemeyişin öyküsü.

Öyle bir zamanda gitmeye yeltendin ki... Hani kaybetmekten, hayatından birinin gitmesinden ölesiye korktuğun anlar vardır ya. O anların tam beşiğinde, ben yerdeki bir yaprak bile uçup gitse kırılabilecekken(ki mevsimin bahardan bozma olduğunu düşünürsek kırılma oranımı kestirebiliriz), neredeyse tuvaletten çıktığımda sıçtığım boka bakıp benden çıktığı için üzülüp ağlayabilecekken sen gitmekten bahsettin.

Açılan bahse pas bile diyemeden pes dedim. Benden bu kadar. Sen yakın baharın sonunda buraları bırakacağından dem vururken ben içimi avutmaya yeltenmedim. İçim ağlamalıydı. İçim içini dökmeliydi. İçim kurumalıydı. Bu sefer sus payı yoktu gidişinin. Avutulacak yanım da yoktu kendimi avutacak gücüm de.

Senelik ömürler biçtin ilişkimize. 2 sene sonra her şey gözünde daha berrak, daha gerçekleştirilebilirdi. Oysa ben aldığım nefesi bile askıda görürken, ömrümden istediğin 730 gün benim için küflenmekti.

Tüm bunları yüzüme söylemiştin hatta biraz daha fazlasını. Ben orda, o gün ilk defa, yanında, sana karşı, senli bir anda bunca uzun susmuştum. Sessizliğim senin bile dikkatini çekebilecek denli uzundu. Yadırgadın. Benim senin gidişine infilak eden bedenim gibi, senin karakterin de beni suskun kabul edemeyecek türdendi.

O günden sonra biraz daha düştün üstüme, belki de sadece çok üzülmeyeyim diye. Oysa ki ben sana alışıktım. Alışkındım. İtiraf etmeliyim ki o gece çok ağladım. Gidişine ayrı, olmayışına ayrı, yalnızlığıma ayrı.

Arada gelirdin, arar sorardın, ben uğrardım yanına seyrek de olsa... Bunlar yalandı.

Artık çat kapı yanına gidebileceğim, şurda mısın deyip orda biteceğim, dönüşünü bekleyeceğim sen olmayacaktın. "Biz" den çoktan umudu kesmiş ben senle avunamayacaktı yani.

Ama sen gitmedin. Sensiz kalacağımı, nasıl yapacağımı düşündüğüm bir akşam laf arasına gizledin kalışını. Çok normal bir şeymiş gibi konuştuk gidemeyişinden. Sen biraz üzgündün, kendini gitmeye hazırlamıştın. Benimse her bir sinirim şenlik veriyordu içimde. Sen bilmiyordum. Bir iki yatıştırıcı söz söyleyip  bıraktım seni orda. Zira içimdeki gülümseme orada kalamayacak kadar güzeldi.

Gitmedin. Ben hala "biz" yoksunuyum. Ama senle avuntuluyum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder